Aksesuarın 30 bin yıllık tarihi

Günümüzden 30 bin yıl önceye kadar dayanan takının tarihi, Üst Paleolitik Çağ’da başlamıştır. Ancak gerçek anlamda mücevhercilik, değerli madenlerin işlenmesiyle birlikte Mezopotamya, Mısır ve Anadolu’da M.Ö. 4 bin yılının sonlarında gerçekleşmiştir.

 

santamariajewels.com

Taş devrine kadar uzanan yolculuk

İnsanoğlunun kullandığı ilk mücevher taş devrine dayanmaktadır. Bu devirde erkek, hayvan derisinden bir kaytana ile geçirilen renkli deniz kabuklarını kullanmıştır. Tarihsel gelişim içerisinde bulunan yeni madenler duygusal güdülerle birlikte bir çeşit aksesuar niteliğinde kullanılmaya başlanmıştır. Bundan dolayı mücevherin köklü bir tarihi vardır.

Dinsel nedenlerden ve beğenilme çabasından oluşan takı merakı, ilk örneklerini taş, kemik, deniz kabukları ve fildişinden üretilmek üzere vermiştir. Bu süreçle birlikte maden işçiliğinin de başlamasıyla beraber tunç, gümüş, elektrum ve altın takılar önem kazanmaya başlamıştır. Takı takma süreçleri din, tılsım ve büyü gibi ritüeller gereği takılmaya başlansa da zaman zaman bunun anlamlarının değiştiğini görmekteyiz. Mücevher tarihi aynı zamanda bizlere uygarlıklar hakkında bilgiler veren bir sanat tarihidir.

Anlam değişime uğradı

Dünyada üretilen ilk altın madenlerin, M.Ö. 4000 yıllarında Batı Asya’da gelişen Sümer Uygarlığı çağında bulunduğu düşünülmektedir. Daha sonra ise Asurlular, Araplar ve Mısırlılar da altın madenleri işletmeye başlamışlardır. Eski Yunan’dan tutun Roma imparatorluğuna kadar altın madenlerinin işletildiği bilinmektedir. Sümer uygarlığına bakacak olursak o dönemde üretilen süs eşyalarının altından ve değerli taşlardan üretildiği görülmektedir. Aynı çağlarda bulunan farklı bir imparatorluk olan Truva’da da bu durum geçerli olarak karşımıza çıkmaktadır. Daha sonra bu davranış Babil, Asur ve Hititler’e de yansımıştır.

M.Ö. 1000’inci yılda sanat anlayışındaki değişiklik altın madeninin değerinde olumsuz bir etki yaratmamıştır.  Daha sonra bu maden Balkanlar’a kadar uzanan bir ün elde etmiştir. Öte yandan İran’a uzanan süs eşyaları arasında, kolye, pandantif, yüzük, bilezik, iğne gibi materyallerin üretildiği gözlemlenmiştir.

Mücevherin zaman yolcuğu

Girit’te bulunan Milken uygarlığının gelişmesi ile birlikte süs eşyaları birer ticari mal haline gelmiştir ve ticari önem kazanmıştır. M.Ö. 16. Yüzyılda Milken Uygarlığı; Girit, Rodos, Truva, ve Suriye’ye kadar uzanan bir ticari ağ oluşturmuş ve süs eşyaları göndermekteydi.

Doğu Akdeniz ülkelerinin 7. yüzyılın ortalarında Müslümanlar tarafından fethedilmesinden sonra, yerel süslenme adetleri de olduğu gibi kalmıştır. Bu dönemde küpeler, kolyeler, yüzükler ve bilezikler oldukça rağbet görmekteydiler. Avrupa’da Orta Çağ’ın ilk 400 yılından kalan ve önemli sayılan yapıtlar, küçük el sanatı ürünleri ve madeni objeler olarak tanımlanmaktadır.

Takı ve aksesuarlar, doğrudan giyimle bağlantılı olmaya başlıyor

Orta çağ Avrupa’sında 11 ve 12.yüzyılları kapsayan zaman diliminde toplumun üst tabakalarında takı kullanımı oldukça yaygın bir şekilde görülmektedir. O dönemden kalan sanat yapıtlarında erkek, kadın ve çocukların takılarla süslendiği görülmektedir. Kemer, halka, broş, iri pelerin tokaları, korsaj bağı zincirleri gibi fonksiyonel parçalar; takı ve aksesuarlar, doğrudan giyimle bağlantılıdır. Bu ürünlerin bazılarının dinsel anlamı olduğu düşünülürken, bazılarının da uğur getirdiğine inanılmaktaydı.

Avrupa’da 15. yüzyılda takı kullanımı hızlı bir gelişme göstermiştir. Fransız, İtalyan, İspanyol ve İngiliz sarayları bu sanatı desteklemiştir. Avrupa’da 14.yüzyılın sonlarından itibaren, kadınların saçlarının altın ve diğer değerli taşlarlar süsledikleri yaygın bir şekilde görülmüştür. Bu dönemde saça gösterilen önemden dolayı tokalı iğne moda haline gelmiştir. Bu çağda yapılan tablolarda, Meryem Ana’nın iğneyle tutturulmuş pelerinli resimleri de sanatçılar tarafından işlenmiştir.

Erkekler de yoğun ilgi gösteriyor

Rönesans döneminde İtalyan gravürcüleri taş oymacılığı konusunda ustaca eserler ortaya koymuşlardır. Bu sanatın merkezi ise Milano olmuştur. Taşlar üzerine mitolojik öykülerin kazındığı gözlemlenmiştir. Rönesans döneminin tipik takılarını ise omuz üzerine ya da boyna takılan aksesuarlar oluşturmaktadır. Birkaç parmağa birden takılan taşlı yüzükler dikkat çekmektedir. 18. yüzyılda erkeklerin de mücevhere ve takılara düşkün olduğu bilinmektedir. Şapka süsleri, saat zincirleri, elmas düğmeler, ayakkabı tokalar, kabzaları mücevherli kılıçlar gibi erkek takı ve aksesuar ürünleri de üretilmeye başlanmıştır. Aşk sembolleri ile ölüm ve yaşam temalarını işleyen romantik mücevherler, 19.yüzyılda hem kadınlar hem de erkekler tarafından kullanılmaktaydı.

WhatsApp WhatsApp - Canlı Destek